Tedavi Dirençli Kronik Migren Hastalarında Biorezonans

Tedavi Dirençli Kronik Migren Hastalarında Biorezonans

Migren iş ve iş dışındaki yaşamda önemli fonksiyon kaybına yol açan heterojen bir hastalıktır.

DR ÖMER SOYAK, NÖROLOJİ UZMANI/SAMSUN
GİRİŞ
Migren iş ve iş dışındaki yaşamda önemli fonksiyon kaybına yol açan heterojen bir hastalıktır. Genel popülasyonun yaklaşık %12’sini etkileyen nörovasküler bir hastalıktır. Bulantı, kusma, fonofobi, fotofobi ve şiddetli zonklayıcı baş ağrısı atakları ile karakterizedir. Migren patogenezinde normal nöronal uyarılabilirlik ve damarsal olayları içeren birçok hücresel ve moleküler mekanizmalar rol oynamaktadır. Migren proflaksisinde antidepresanlar, kalsiyum kanal blokerleri, antiepileptik ilaçlar ve angiotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri kullanılmaktadır(1-2). Bu ilaçlar farklı iyon kanallarını ve nörotransmitter sistemi düzenleyerek nöronal eksitabiliteyi, merkezi veya periferik ağrı duyarlaşmasını azaltabilmektedir.

Ülkemizde gerçekleştirilen baş ağrısı epidemiyoloji çalışmasında 15-55 yaş grubunda migren prevalansı % 16,4 bulunmuş olup, bu oran kadınlar için %21.8, erkekler için % 10.9 olarak belirlenmiştir(3). Ağrının şiddeti ile eşlik eden bulgular kişiler arasında değişiklikler gösterebilir(4). Günlük aktiviteyi etkileyen orta şiddette veya şiddetli ağrı olması migrenin tanı kriterlerinden birisidir ve yaklaşık olarak hastaların % 70’inde gözlenir(5). Baş ağrısının ortaya çıktığı durumlarda bazı hastalar işlerini bırakarak evlerine gitmek zorunda kaldıklarını, bazıları ise işlerinin başından ayrılamadıklarını ancak verimliliklerinin düştüğünü belirtmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), insanların normal aktivitelerini tamamen engelleyen veya kısıtlayan bu durumu özürlülük olarak tanımlamıştır(6). Özürlülüğü ölçmek için geliştirilmiş birçok araç olmasına rağmen, en yaygın kullanılan ölçeklerden birisi Migraine Disability Assesment Scale (MİDAS)’ dır(7).

HASTALAR VE YÖNTEM
Nöroloji kliniğimize başvuran, Uluslararası Baş Ağrısı Sınıflaması II’ ye göre epizodik migren tanısı konulan ,tedaviye dirençli ve sık atak geçiren 4 kadın (%80) ve 1 (%20) erkek olmak üzere toplam 5 hasta çalışmaya alındı(8). Hastaların hepsi aurasız migren hastalarıydı. Epizodik migren dışında hastalığı olanlar çalışmaya alınmadı. Hastaların nörolojik muayeneleri ve rutin laboratuar testleri normaldi. Hastalara MİDAS testi verilerek, her hasta için MİDAS skoru, baş ağrısı olan toplam gün sayısı ve atak sıklığı belirlendi. Hastaların almakta olduğu bütün migren proflaksi ilaçları kesilerek, hastalara biorezonans ( MORA TERAPİ) uygulandı. MORA Terapi seansları atak ve atak dışı olmak üzere iki dönmede uygulandı. Ataklarda sadece renk terapisi ve MTI kupasına analjezikler konularak yapılırken atak dışı dönemde Bioritim, 14 ya da 15. program, renk ve bach çiçekleri kullanıldı. Hastalara tedavi dönemi boyunca hiçbir medikal tedavi verilmedi. Ancak tedavi tamamlandıktan sonra ataklarda kullanımı için basit analjezikler önerildi. Hastaların MİDAS skorları 4-10 arasındaydı . Ağrı şiddeti 0-10 ölçeğine göre “5” düzeyine geldiğinde genel olarak özürlülüğün başladığı kabul edilmektedir(9).

makalenin devamını okumak için lütfen tıklayınız...