Mora Terapi İle Astım ve Alerji Tedavisinde Başarıyı Etkileyen Faktörler

Mora Terapi İle Astım ve Alerji Tedavisinde Başarıyı Etkileyen Faktörler

Uzm. Dr. Mustafa Çalık

Mora Terapi’nin başta alerjik hastalıklar olmak üzere, vücudun toksik kirlenmesi ve enerji sistem dengesinin bozulması zemini üzerinde oluşan sağlık sorunlarındaki (ağrı, bağımlılıklar, psikolojik sorunlar ve çeşitli kronik inflamatuar hastalıklar…) sonuçlarını ve başarısını biz Mora Terapistleri pratikte çok net yaşamaktayız.
Ayrıca bu konuda, özellikle başta Almanya olmak üzere, birçok Avrupa ülkesinde yapılmış yüzlerce çalışma (bir kaç karşıt çalışma hariç) Mora Terapi’nin niteliksel ve sonuç alıcı başarısını da teyit etmektedir.

Bu yazıda, astım ve diğer alerjik hastalıkların Mora Terapi yöntemiyle yapılan tedavisindeki bazı noktalar üzerinde durmak istiyorum. (Bu konudaki yaklaşık 2,5-3 yıllık deneyimim ışığında…) Özellikle çocuk veya genç, astımlı ya da alerjik hastalarda (7-35 yaş arası), 5-7 seanslık standart alerji tedavisi %75- 80’in üzerinde olumlu sonuçlar vermektedir. Hastanın semptomları ya tamamen ortadan kalkmakta ya da antialerjikantiastmatik ilaç gereksinimi belirgin oranda azalmaktadır. Daha ileri yaşlarda ise tedavi başarısı tatmin edici olmakla birlikte, bazı hastalarda tedaviye direnç gözlenmektedir. Dirençli vaka sayısını azaltmak ve mevcut başarı oranlarını daha da üst seviyeye taşımak için sanırım tedaviyi etkileyen bazı faktörlerin göz önünde bulundurulması ve irdelenmesi yerinde olacaktır.

1- Vücudun toksik kirlenmesi… Lenfatik drenajın yetersizliği vücudun toksik kirlenmesinin ana nedenlerindendir. Hücreler arası sıvının (interstisyum) akışkanlığı azaldığı zaman hücrelerin fonksiyonları bundan olumsuz etkilenir. Akışkanlığın azalması toksik kirlenmenin artışına, yani hücre metabolizması sonucu oluşmuş atık maddelerin, proteinlerin ve diğer kimyasal madde ile ağır metallerin birikmesine yol açar. Ancak bu durumun tam tersi de geçerlidir. Bu maddelerin birikimi de akışkanlığı azaltır. İnterstisyumun biyokimyasal içeriği dışında, bir diğer önemli nokta da bu sıvının sirkülasyonunu ve drenajını ana dolaşıma aktaracak olan transport sistemin yani lenfatik vasküler sistemin fonksiyonel açıdan sağlıklı olmasıdır.

2- Kronik astımda, bronş sisteminde remodeling (bronş sistemi duvarındaki kalıcı değişiklikler) gelişimi (yetersiz inhaler steroid tedavisi veya sık atak ve enfeksiyon sonucu) ve bronşektazi gibi kalıcı bronşial patoloji varlığı, alerji tedavisinin başarısını düşüren faktörlerdendir. Sonuçta geri döndürülemeyecek yapısal sorunlar olmakla birlikte, alerjenin silinmesi klinik tabloda kalıcı düzelmeler yapabilmektedir. Astım ve bronşektazi birlikteliği
olan iki çocuk hastamda (9 ve 12 yaş), ilaca olan gereksinim memnun edici derecede azalmıştır. Yaygın ronküsleri de azalmıştır. Ancak bronşektazinin yoğun olduğu pulmoner alanlardaki sekresyon üretimi ve bronşektazinin yapısal patolojisi doğal ve beklenildiği üzere devam etmiştir. Ancak hastalar için astım semptomlarının kaybolması, bronşektazinin olağan düzelmeme haline rağmen, oldukça memnuniyet verici bir durum olarak gözlenmiştir.

* makalenin devamını okumak için lütfen tıklayınız...